Twitter'de vatandaş gazeteciliği: Medyada alternatif arayışı

Vatandaş gazeteciliği denemesi, doğrulanmamış bilgileri de paylaşarak hatalar yaptı.

Televizyon'da değil, Twitter'de yayınlanan görüntüler Foto: Osman Orsal/Reuters

Für die deutschsprachige Version dieses Beitrags klicken Sie bitte hier.

2013 yazında Gezi Parkı’nda üstümüze biber gazı kapsülleri yağarken, ailelerimiz ne olup bittiğinden habersizdi. Sadece onlar değil toplumun pek çok kesisms de neler olup bittiğini bilmiyoordu. Çünkü CNN International Taksim Meydanı’nı canlı verirken, Türkiye ortağı CNN Türk’te penguen belgeseli vardı. BBC’nin dünya bülteni, Türkiye protestolarına yer verdiği için NTV’de yayınlanmadı.

Aylar sonra, sızan yolsuzluk kayıtlarında Erdoğan’ın HaberTürk yöneticilerini arayıp altyazılara kadar sansürlettiğini duyacaktık. Ülkenin en büyük haber kanalları, ülkeden haber veremiyordu.

Ana akım medyanın (oto)sansürü, Ötekiler Postası ve Dokuz8Haber gibi pek çok bağımsız haber ağına ilgiyi ve katılımı artırdı. Bu amatör 'vatandaş gazeteciliği’ denemesi, doğrulanmamış bilgileri de paylaşarak hatalar yaptı elbet; ama televizyonun küçük kasabalardaki hakimiyetine karşı, şehirdeki muhalefet sanal ağlardaki başkaldırıyla eş zamanlı ilerliyordu.

Dünya basın özgürlüğü günü 3 Mayıs 2016'da taz 16 Türkçe-Almanca özel sayfa ile yayınlandı. Türkiye'de çalışan gazetecilerle birlikte hazırlandı. Cünkü basın özgürlüğü hepimizi ilgilendirir.

die günlük gazete'de yayınlanan Türkçe yazılara buradan ulaşabilirsiniz.

Zum Internationalen Tag der Pressefreiheit erschien die taz am 3. Mai 2016 mit 16 türkisch-deutschen Sonderseiten zum Thema „Pressefreiheit in der Türkei“ – erstellt von türkischen JournalistInnen zusammen mit der taz-Redaktion. Weil Pressefreiheit uns alle angeht.

„taz.die günlük gazete“ – learn more about our project (in German)

AKP bu yeni alandaki söylemi kontrol etmek için iki şeye girişti: 2013 sonunda Erdoğan taraftarı binlerce genç AKP’nin kurumsal iletişiminde işe alındı; 2014 başında ise İnternet Kanunu’na “kişilik haklarının ihlali“ sansürü eklendi. Pozitif AKP imajı hükümete yakın gazeteciler tarafından yayılırken, muhaliflerin yolsuzluk suçlamaları mahkemelerce susturulabildi.

Mart 2014 seçimleri öncesinde Erdoğan Twitter’ın ülke çapında yasaklanacağını bir mitingde söylemişti; dediğini yaptı, seçimi de kazandı. Çoğunlukçu zaferler, azınlığın özgürlük alanını daraltır. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde AKP’nin girdiği ilk genel seçim, 7 Haziran 2015 öncesinde hem sokaklar hem de sanal ağlar daha sıkı kontrol altına alındı: Protestolarda polisin yetkilerini genişleten İç Güvenlik Kanunu Mart’ta; hükümete “milli güvenlik“ gerekçesiyle doğrudan sansür yetkisi veren düzenleme Nisan’da yasalaştı.

Hükümetle ters düşmemek için yayın yasaklarına harfiyen uyan ana akımla, toplumsal tepki peşinde koşan muhalif basın arasında kaldık. Ama iktidar editöryal tartışmalarımıza alan açmadı: 1 Kasım tekrar seçimleri öncesi “terörle mücadele“ altında haber siteleri yasaklandı, Kürt gazeteciler “PKK propagandasından tutuklandı. Adalet Bakanlığı verilerine göre 1845 kişi “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret“ suçuyla yargılandı, hapis cezası alanlar arasında gazeteciler de var.

AKtroll'ler gazetecilere karşı linç kampanyaları organize ediyor

Twitter’ın şeffaflık raporuna göre ise 2015’te 539 hesap ve 4 bin 670 tweet Türkiye'nin talebiyle sansürlendi. Muhalefetten kalan boşluğu manipülasyon dolduruyor şimdi. Takipçi satın alan hesaplar isim değiştirip hükümet propagandasına araç oluyorlar; diğer partilere karşı nefret söylemi yayıyor, bağımsız seçim denetçilerini itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Putin trollerinin yöntemlerini uygulayan “AKtroll'ler gazetecilere karşı linç kampanyaları organize ediyor, satılık botlar Türkiye TT listesini sloganlarla dolduruyor. Savaşın en çirkin döneminde, Kürt illerinde operasyon yapan askerler duvarlara yazdıkları ırkçı sloganları ve öldürdükleri gerillaların fotoğraflarını sosyal medyada paylaşarak genç erkekleri cepheye çağırıyorlar.

Yine de muhalif sesleri tümden susturmak mümkün değil. Geçtiğimiz günlerde hükümetin örtbas etmeye çalıştığı bir cinsel istismar olayı #StopChildRapeInTurkey etiketiyle dünya çapında protesto edildi ve hükümete geri adım attırdı. Tutuklanan akademisyenlerse sivil toplumun desteğiyle gündemde tutuluyor.

Ana akım basın şirketleri hükümetle ticari menfaat ilişkileri yüzünden özgür değil, sosyal medya şirketleri ise Türkiye’de yasaklanmamak için hükümetin sansür baskısına boyun eğiyor. Ama bugün Almanya’da bu satırları okuyabiliyorsanız, bizden hala ümit var.

Einmal zahlen
.

Fehler auf taz.de entdeckt?

Wir freuen uns über eine Mail an fehlerhinweis@taz.de!

Inhaltliches Feedback?

Gerne als Leser*innenkommentar unter dem Text auf taz.de oder über das Kontaktformular.

Bitte registrieren Sie sich und halten Sie sich an unsere Netiquette.

Haben Sie Probleme beim Kommentieren oder Registrieren?

Dann mailen Sie uns bitte an kommune@taz.de.